Sherlock Holmes Efsanesinden Aklımızda Kalanlar

Sherlock Holmes sosyopat bir dedektif. 

Hiç arkadaşı yok, arkadaşlığı ve birilerine bağlanmayı gereksiz görüyor. Ona göre yalnızlık onun en büyük şansı. 


Yaşadığı travmanın etkisiyle psikolojik destek alan John Watson'un şehir değiştirip ev arkadaşı aramasıyla, o meşhur Baker sokağında iki belâ paratonerinin maceraları böylece başlıyor.

En az kendisi kadar zeki olan ve sürekli arkasını toplayan abisi Mycroft ile zaman zaman gülümseten bir diyalogları var. Birbirlerine sevgileri ve bağlılıkları bin km öteden belli olsa da ikisi de bunu dile getirmekten ölesiye korkuyor.


Her pisliğin altından çıkan baş düşmanı Moriarty ile vedalaşma sahneleri seyircinin zihnine kazınıyor. Sherlock'a ölmek dışında seçenek bırakmayan hamlesiyle tam her şey düğümlendi derken Sherlock'un şeytana pabucunu ters giydirecek planlarıyla kendisi ölüyor.


Aşk duygusu ona göre insana hata yaptırmaktan öteye gidemeyecek kimyasal bir kusur. Seyirci her ne kadar böyle bir beklenti içinde olsa da Sherlock'un hikâyesinde aşk yok, filminde imâ edildiği gibi biseksüel de değil yalnızca hikâyeye biraz heyecan katmak için dahil edilen İrene Adler karakteri Sherlockta hayranlık duygusu oluşturuyor. 

İrene Adler devletin üst kademesinden birilerinin kasetlerini biriktirerek şantaj yapan bir kadın. Sherlock'u etkileyen de zekâsı. İrene Adler kendini kurtarmak için Sherlock'u kullandığını ve ona karşı hiçbir şey hissetmediğini ifade ettiğinde telefonundaki şifre Sherlock tarafından çözülüyor ve şifre I'm SHERlocked. Yani İrene'nin Sherlock'a hayranlığı ortaya çıkıyor, dizinin en vurucu sahnelerinden biri.

Evlilik konusunda da düşünceleri mâlum. Kadim dostu John'un düğününde bile konuşmasını yaparken aslında bir cinayeti çözüyordu. 


Ona göre suçluya giden her yol mübah. Bir keresinde suçluya ulaşabilmek için bir kadınla bir ilişkiye başlıyor. Tabi ilişkinin ömrü pek uzun sürmüyor. 


Hikâyenin sonlarına doğru bir kız kardeşi olduğunu öğreniyoruz. Hasta, cani bir kız kardeş : Eurus. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde abisi Mycroft tarafından herkesin güvenligi için bir akıp hastahanesine hapsedilmiş. Detaylara ulaştıkça fark ediliyor ki aslında hikâyenin bir yerlerine zaten hep dahil olmuş. Çok zorlu bir mücadele olsa da Eurus iyileşiyor, Sherlock ile keman çaldıkları dakikalar insana sevginin iyileştiremeyeceği hiçbir şey olmadığını öğretiyor.


Ve Sherlock'un hayatın içinden öyle tespitleri var ki kendimize dışardan bakmamızı sağlıyor.

Bazen insanların yüzüne haykırmak 
istediklerimizi dile getiriyor.



Nesha

Acemi yazar, müzisyen, bestekar, haa bir de blogger.

7 Yorumlar

  1. Önceden izlememe rağmen tüm bölümlerini hala bazen açar açar izlerim. Özellikle Sherlock'un Dr. Watson ile olan kavgaları en sevdiğim sahnelerden :D

    YanıtlaSil
  2. tüm zamanların favori dizilerimden birisi!

    YanıtlaSil
  3. Hep izlemek istediğim , izleyemediğim bir dizi ama bu yazından sonra izleyeceğim artık:)

    YanıtlaSil
  4. Ben sherlock holmes dizisini izlemedim tabi bir çok filmini izledim ama bu kısmet olmadı umarım zileyeceğim teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Herkes favori dizisi olduğunu söylüyor sherlock holmes için. Ben daha izlemedim ama bu yazı ile tekrar izleme hevesi geldi

    YanıtlaSil
  6. Yıllarca 4. sezon gelsin diye bekledik... Geldi ve birçok soru işaretlerini bırakarak da gitti. Muazzam repliklere sahip, her karakteri müthiş, bölümleri ve kalitesi tam bir film tadında olan nadide dizilerden. Dilerim çok geçmeden Benedict Bey'in takviminde Sherlock için de bir boşluk(!) olur ve bizleri yıllarca bekletmez.

    YanıtlaSil
  7. Sherlock gerçek bir karakter olsa da genleri çoğalsaydı keşke

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski